15 Haziran 2009 Pazartesi

The Adventures of İkitelli Headbangers Vol. 1: Karanfil ve Olayın Perde Arkası

Çok pis bi edit: Yazıda bazı düzenlemeleri hala yapamadığım için, yazı da içime sinmediği için kaldırdım. Umarım tekrar yazarım. Yoksa da fifilemiyorum fazla. Biraz geniş düşünmek lazım de mi gUlüm? Kuğl olmak lazım, racon kesmek lazım.

Öperim falan fıstık

juısttdgfgbvcb.

14 Haziran 2009 Pazar

Bir Otpüs Hikayesi




Yeşilin daha yeşil, mavinin daha mavi, dersaneye gitme gibi bir derdim olduğu zamanlardı. Saçlarım daha uzun, gözlerim daha parlaktı. Merve daha gençti, e tabi lan daha genç olacak denyo, geçmiş zamandan bahsediyoruz diyorsunuz öperim hepinizi.


Neyse işte ben dersaneye hazırlanıyorum. Saat 2'de başlıyor bu meret ama benim ev çok uzak buna. Aslında daha yakınına gidecektim de annemler ille de Bakırköy'e git, orasının eğitimi daha iyi diye tutturdular. Ben de gittim. Sanki bir mok varmış gibi. Ha o şube ha bu şube Allah kahretsin lan. Birbuçuk saat yol çekiyorum bu dandik şeyden dolayı. Bir de ayakta gidersen sinir katsayıların anında artıyor ya. Delleniyorsun iyice.


Saat 12 olduğunda çıkıyorum evden. Durağa giderken çarşının önünden geçmek gerekiyor. Hiç sevmiyorum orayı ben. Potansiyel İsmail YK lar var orada. 2-3 kuruşluk telefonlarından dümtek dümtek, hoptiri huptiri şarkılar açıyorlar. Hepsini Taksim'de sallandırmak lazım değil mi paşam? Valla haklısın. (İçses:Ulan daha hiçbir zok anlatmadım ne kadar tuttu lan) He işte o çarşının önünden geçerken minik bir servisimsi bir araba gördüm. Hani olur ya su taşıyan arabalar. Aynen ondan. Beyaz bir minibüstü. Arabanın üstünde bir şey yazıyordu. Esra Ceyhan mı? Oha Esra Ceyhan mı lan ne işi var lan dedim içimden. Gözlerimi ovuşturdum. Bir daha baktım. Gerizekalıydım. ERSA CLEAN yazıyormuş. Vay anasına üfürdüğüm. Nasıl Esra Ceyhan okuduysam artık.


Biraz ilerledim. Durağa varmıştım sonunda. 10-15 dakika bekledim. O arada Kings of Leon dinledim. Çokoştu. Use Somebody diye bi şarkısı var hep onu dinledim. Zaten klibinde adamın gözleri de yeşil boncuk boncuk çokoş. Otpüs de geldiydi. Karşı karşıya olmayan bir koltuğa oturdum. Cam kenarı değildi ama olsun. Ama yerimden hiç memnun değildim. Bir şeyler ters gidiyordu orada. Belki de yanımdaki bayandan pek hazetmemiştim. Kalktım, karşı karşıya olan bir yere geçtim. Kadın "Böyle mi olacaktı sonumuz?" diye baktı arkamdan. İçim cız etti. Düşünsene lan senin yarına biri oturmuş sonradan memnun kalmayıp başka bir yere geçiyor. Zaten yolculuk boyunca "Birisi şu kadının yanına otursun da kendimi vicdan azabında hissetmeyeyim." diye iç geçirdim. Hayır yani, belamı da aramışım. Geçtim karşı karşıya koltukları olan bir yere. Neyse işte müziği açmışım, kitap okuyorum(oha çok entelim). Yanıma birisi oturdu. Hiç bakmadım inan ki. Okuduğum kitabın akıcılığından değil. Ama bakmadım. Otpüsün içine göz gezdirdiğimde daha çok boş yer olduğunu farkettim. Nöölüyör lan dedim. Yanımdakinin yüzüne bakarsam daha batık olacaktı o yüzden istifimi hiç bozmadım. Her şey bi' yere kadardı, o mal kitaba daha fazla tahammül edemedim. Kitabı çantaya koymak onun yüzüne bakmak için iyi bir bahaneydi hehe. Evet, görmüştüm çocuğu. Çocuk da demeyelim benden 2-3 yaş büyük görünüyordu. Dur lakap koyalım daha kolay olsun. Cartman olsun ismi. Önümde Cartman kalemkutum vardı da ondan esinlendim.


Cartman taş biri çıkmıştı. Otpüs yaşantımda 40 yılda bir rastlayabileceğim, ender durumlardan birisiydi bu. Mesela bir keresinde de otobüsün içinde büyük bir kavga varken Bon Jovi dinleyip bisküvi yiyordum. Neyse işte öyle bir olaydı bu. Ben halimden memnunum tabii; lan yok bi de ağlasa mıydım ahah.


Bakırköy yolunda çok pis eğimi bulunan bir yoldan geçer otpüsler. Öyle pis eğimlidir ki otpüsteki kişi sayısından olsa gerek oradan geçerken hep yan yatıp şarampole yuvarlanacağımızı düşünürüm. Oradan geçerken hep böyle komplo teorileri üretirim ben. Bu eğimli bölgeye geldiğimde beni buhranlar basmaya başlamıştı. Zaten otpüsün içinde onca kişi var. Yol eğik mi eğik. Kesin ölecektik. Allah belasını versindi bu yolun. O kadar işlek bir yol nasıl bu kadar dandik olabilirdi ki? Zaten ben cam kenarında olduğum için otpüs kesin benim üstüme devrilecekti. O yüzden istemsiz bir şekilde bacaklarım otobüsün diğer tarafına kaydı. Yüzümde lanet bir korku ifadesi. Cartman taşı bana bakıyor. Lan hayat mı lan bu? Otpüstekiler acayip gerilmişti zaten bi tek ben de değilim hani. Cartman çok rahat ama. Ben korkudan iyice Cartman'a yaslanmışım. Yok ama iyiydi bu olay. Orada ilk defa mutlu oldum ben. İnsanın yanına 40 yılda bir Cartmanlar geliyor. İyi değerlendirmek lazım :d


Cartman önceleri cama bakarken Şirinevler'e yaklaştığımızda yüzünü iyice bana çevirmişti. Bu durumdan çok hoşnut kalmıştım yeminlen. Ama bir yandan da huzursuz olmuştum. Çünkü Bakırköy'e çok yaklaşıyorduk. Her şey bitecekti. Oha mezarlığa kadar gelmişiz lan yarım dakka sonra iniyoruzduk. Çok sinir olmuştum. O yarım dakka çok oturmuştu bana. Gelmiştik meydana. İçimdeki burukluğu atacaktım. Caddeye çıkmadan önceki değişik değişik seansların bulunduğu yere ayağımı basmıştım. Saçımı elimle geriye atacaktım. Elime sıvı bir şey geldi. Nöölüyör lan dedim yağmur mu yağıyordu. Ama yağmur tane tane yağar bu su gibiydi hatta daha yoğundu. Elimde ne olduğunu görünce nutkum tutuldu. Elim kanlar içerisindeydi. Hem de olur ya küçük çocuklar ellerini boyaya batırırlar el izi çıkar böyle parmaklar ayrık ayrık. Aynen öyleydi. Yüzümü elimle kapatıyordum. Bir yandan çantadaki selpağı çıkardım. Kanayan yeri kapattım. Hemen oradaki büfeden ıslak mendil aldım. Koşa koşa dersaneye gitmiştim. Dakikalarca kanadı şerefsiz. Yanağımın yan tarafında biraz büyük çizik vardı orası kanamış. O çiziğin olayı da farklı bir hikayedir.


Öyle işte ben de niye bakıyor bu Cartman demiştim o çıkmış yani. Bir şey yok hadi dağılın.

5 Haziran 2009 Cuma

Başlangıç

Derler ya "Bi' başlasam gerisi çorap söküğü gibi gelecek!" diye. Valla da doğruymuş lan. Yok başlayamıyorum ben. Birkaç sene sonra sonra başlangıç yazıma bakıp "Ahahahhah amma malmışım" demek de istemiyorum. Yok lan istiyorum anı olur fena mı.

NOT:Alper'e selam, direnişe devam :p